Welcome to Our Website

Türk katili EOKA GKRY’de devletin en tepesinde anıldı

Mert Ünlü

TÜRKDEGS Dış İlişkiler Direktörü

2024 yılı Birleşmiş Milletlerin Kıbrıs’ta 60. Yılı, Kıbrıs Barış Harekatının 50.yılına denk geliyor. Bu iki farklı durumun arasındaki on yıllık fark veya Kıbrıs Barış Harekatı sonrası adada barışın sağlanması ve EOKA ismi ile adada terörün son bulması, BM’nin 1974 öncesi adadaki etkisinin zafiyetlerini ortaya koymaktadır.

BM varlığının devam ettirdiği bu sürecin sonunda terör örgütü EOKA ismen yok olmuşsa da ideolojisi ENOSİS, özellikle de GKRY’de son yıllarda, aşırı sağ parti ELAM’ın varlığı ile diğer siyasi parti üzerinde yarattığı etkisi ile daha da güçlenmiş duruma gelmiştir. EOKA eylemleri ile Türk ve İngilizleri hedef alırken arkasına sığındığı anti kolonyal söylem aynı şekilde ELAM’ın da temel çıkış noktası halinde, güncel işlevini sürdürüyor.

ELAM’ın oy oranlarındaki artışın somut etkileri daha da görünür olmaya, “merkez sağ” siyasetçilerinin Rum kamuoyunda iç dünyalarında asla vazgeçmedikleri ENOSİS fikrini dışarıya yüksek sesle duyurmalarının da önünü açmış oldu. Anti kolonyal söylemlerin arkasına sığınarak ENOSİS düşüncesini kamuoyu nezdinde güçlendiren ELAM’ın, Rusya’nın Yeni Ulusal Muhafazakarlık Koalisyonunun bir parçası olması da tarihsel açıdan Sovyetler Birliği ile yakın ilişki içerisindeki EOKA örneği ile benzerlik teşkil etmektedir. ELAM’ın bu yükselişi GKRY’de ENOSİS’e kurumsal olarak da sahip çıkmanın ve bunu aleni şekilde dillendirmenin önünü açmasından kaynaklı, GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in, İngiliz yönetimi tarafından, EOKA terörüne karşı gerçekleştirilen militanların anmasında boy göstermesi Kıbrıs Türküne yönelik tehdidin kurumsal boyuta taşındığını da daha somut olarak gözler önüne serdi.

EOKA militanlarının mezarı başında yapılan törende evi Rum meclisi tarafında 2022 yılında müzeye dönüştürülen EOKA terör örgütünün kurucusu Grivas’ın fotoğrafları asıldı. GKRY Cumhurbaşkanı bu fotoğrafında önünde yaptığı açıklamada adada 1974 yılından bu yana barışı sağlayan ve yeni olası Rum saldırılarının önünde adadaki varlığı ile engel olan Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alarak, “Savaşmak için buradayız ve hedefimize ulaşana kadar da bunu yapacağız” dedi. İngiliz ve Türkleri terör eylemleri ile katleden EOKA militanlarını anarken kahraman kalıbını kullanmaktan çekinmedi.

Kıbrıs’ta Rum toplumunun ENOSİS’ten asla vazgeçmemiş olduğu gerçeğinin görünür hale geldiği ELAM’ın yükselişi ve diğer siyasi partilerin ELAM’a göre pozisyon almalarından dolayı artık daha da net görünmektedir. 1948 yılında Danışma Meclisinden, 2017 Crans Montana’ya kadar 15 çözüm girişimini de reddeden anlayışın asla değişmediğini ve değişmeyeceği GKRY’de gerçekleşen son gelişmeler ile uluslararası kamuoyunun adil değerlendirmesi gerekliliği artık bir zorunluktur.

Kıbrıs Türk halkına karşı varoluşsal bir tehdit olarak ortaya çıkan güncel haliyle de Kıbrıs Türk halkının devleti KKTC’ye karşı bir tehdit konumundadır. TÜRKDEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı ve Emekli Büyükelçi Osman Paksüt’ün Adalar Meselesi kitabında da belirttiği 1947’de Yunanistan’a devredilen 12 adaların en büyüğü olan ve Yunan anakarasına uzaklığı 147 deniz mili, Türkiye anakarasına uzaklığı 3.7 deniz mili olan İstanköy (Kos) adasındaki Türklerin adadan sürülerek ilerleyen süreç içerisinde ENOSİS’e kurban edilmeyeceğinin iradesi 1974’te Türkiye Cumhuriyeti tarafından gösterilmiştir. Ancak GKRY üzerinden gelme potansiyeli giderek yükselen, Kıbrıs Türk halkına yönelik bir etnik temizlik girişiminin, BM nezdinde uluslararası kamuoyunun Kıbrıs tutumunu değiştirmesi sağlanarak engellenebilir.

Ambargolara rağmen 41 senedir, demokratik bir anlayış ile yönetimini sergileyen KKTC’de ELAM gibi kin ve nefret üzerinden açıkça söylem ve eylem gerçekleştirebilen bir yapının olmaması, KKTC’ye karşı uygulanan haksızlığın en belirgin göstergesidir. Montevideo sözleşmesi ile uyum içinde kurulan KKTC’nin tanınmaya başlanması için geçmiş dönemlere göre çok daha fazla somut altyapı oluşmuştur. Bunun en belirgin ve güncel örneği Azerbaycan ve KKTC arasında 5 Nisan tarihinde parlamentolar arası ilişkiler çalışma grubunun kurulması olmuştur. Türk Dünyasının tek ada devleti KKTC’ye yönelik bu adımın yine bir Türk devletinden gelmiş olması değerli ve anlamlıdır.

5 Nisan tarihinde, BM Genel Sekreteri ile KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, Genel Sekreter’in ambargo hakkındaki adaletsizliği gördüğüne yer vermesi değerlidir. Ancak BM nezdinde yeniden toparlanacak bir masada, GKRY’nin tarihsel uyumsuzluğu ve iç siyasi gelişmelerinin göz ardı edilmesi, BM’nin adada 60 yıllık varlığın hala somut bir sonuç elde edilmemesindeki rolü üzerinde gelişen işlevsiz algıyı kuvvetlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Doğu Akdeniz’de Gazze’de yaşanan insanlık dışı durumunun ve ENOSİS fikri ile geçmişte olduğu gibi yeniden Kıbrıs’ta yaşanmamasının yegâne çözümü, BM Güvenlik Konseyi kararı çerçevesinde oluşan statü sorunun ortadan kaldırılarak, iki devletli çözümün BM nezdinde başlıklar arasında masada yerini almasının sağlanmasıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

....